İpek Yolu Haber Ajansı

Hüzün






Bugün biraz arabesk takılmak istiyorum. Biraz aykırı, biraz isyankâr, biraz bunalım takılmak istiyorum. Bedri Rahmi gibi “Hüzün geldi başköşeye kuruldu / yoruldu yüreğim yoruldu.” diyorum ben de…

Postacı bile bulamaz o adresi. En güçlü navigasyon cihazı bile şaşırır bulamaz adresi.
O kayıp bir adrestir. 
Peki, dostlar; siz o adresi bilir misiniz?
Ama ben bilirim; bilirim ki hüzün, bir uzun cümledir bitmeyen. Sonu gelmeyen bir gece, dinmeyi bilmeyen bir uzun yağmurdur hüzün. Karanlıklara düşen gözyaşında, boşluğa karışan uzaklarda saklıdır belki de hüzün.

Hüzün, nasıl taşar bir insandan dışarı; taşar da, nerelere bulaşır ve fark edilir? 
Hangimiz bilebiliriz Allah aşkına, karşımızdakine belli etmemeye çalıştığımız hüznün, bir eşyada, duvar renginde, yer döşemesinde, boyalarda aksedeceğini ve eninde sonunda kendisini fark ettireceğini… Kimin aklına gelir!
İç içe karışmış duygularla, yorgun yüreğimizde iç çekişlerin yürümeye başladığını duyarız zaman zaman. Bir akşamüstünün yorgun kanatlarında süzülür kimi zaman içimize, sıcak bedenimize yayılır. İşte o zaman düşüncelerimiz solar, kış olur, üşütür bedenimizi. 
Hüzündür bu… 
Yaşam bir kargaşa… 
Bu kargaşada yenik düşmemek için; sahte gülümsemelere, anlamsız isteklere, sabırsızlıklara, yok oluşlardaki hiçliklere, ulaşılmayan sevdalara, çatlamış dudaklardan dökülen anlamsızlıklarla bezenmiş sözlere, yalnızlık oyunlarına, öncesizliklere ve sonrasızlıklara aldırmaz görünürüz de ruhumuzun derinliklerinde sustururuz isyanlarımızı. 
Hüzündür bu da...
En özel duygudur hüzün. 
Aynalara yansımasından bile çekindiğimiz sarmaşık duygular korkusudur. Kalabalık yalnızlıklarda gözyaşlarının alaycı gidişine engel oluştur. Türlü özlemlerle yol çizilirken alınan yaralar, yakılan içler, küsmeler, barışmalar, hayal kırıklıklarıyla tanışmalar, yarısında kalınan sevdalı bakışlar zaman dilimlerinde, git gide büyüyen bir arşivde saklanmıştır. Hatırlamak yorucudur çoğu kez.

Acılar yüreğimde iz bırakıp gitti diyenlere, geceleri yıldızlara bakıp umutsuzca geçmişi düşünenlere, düşüncelerine yağan yağmurlarla yüreği üşüyenlere, bekleyerek geçen zamanına acıyanlara, sevmekten korkanlara, özlemlerini avucuna alıp yaşanmışlıkları yüreğine sığdıranlara, en güzel özlem şarkılarını defalarca dinleyenlere, savrulmuş bir tutam hüzün…
Yaşamak gerekir hüznü. Hüzünleri alın yüreğinize; içinde hüznün olmadığı yürekler eksiktir

Suskunluğa bulaşan bir kadındır ya da hüzün; yanağını otobüsün camına yaslayıp içinden içine bir yolculuğa uzanan o mahzun bakışlarda gizlidir hüzün. Elinde kalın bir kitap, parmaklarıyla saçlarında bir garip gezintiye çıkan ve onun uzaklara akıp giden gözlerinde duyumsatır kendini bize hüzün.

Kuşların kanadına rengârenk uçurtmalar takan bir uçarı bakış, o masum yanaklardan akan bir mahcup gülüştür ya da hüzün.
Şiirdir hüzün, şairdir. Ahmet Haşimler, Turgut Uyarlar, İsmet Özeller ’de kendini bulur belki de hüzün. Onların şiirlerine, acılarına, hayatlarına yapışan, damarlarından akan acı bir gerçektir hüzün.

Bir şiir yazarsınız, hüznünüz bedene bürünür kâğıtta. Bir resim yaparsınız, köşesinde bir yerde mutlaka görürsünüz hüznü. Bir beste yaparken, illaki yerleşir bir notanın kuyruğuna hüzün. Romanlar hüzünsüz olmaz. Bazı binalarda, hüznün en güzel yansıması beliriverir aniden. Bütün bunlar belki bir farkındalıkla oluverir yahut dalgınlıkla, kim bilir belki de kasten yansıtılır hüzün…

Hikâyenin kendisidir asıl hüzün. Mustafa Kutlu’da vücut bulmuş halidir. Beyhude Ömrüm ‘dür, Yoksulluk İçimizdedir hüzün… Her biri ayrı ayrı alıp püskürtür çünkü üzerimize hüznü. 
Ve… Trende Bir Keman... Hüzün değildir de nedir?
Sadri Alışık’ın gülüşünde, siteminde, duruşunda hayat bulur bazen hüzün; Türkan Şoray’ın kapkara gözlerinin tiril tiril titreyişinde, ya da Yılmaz Güney’in kıtalar boyu o upuzun susuşunda. Ve Şener Şen’in Muhsin Bey olup çiçeklerle konuşmasında birdenbire ekranda büyüyüverir bir hüzün, gelir başköşeye oturuverir.

Hüzün romanlardır aslında. Bizi çepçevre kuşatan, yoran, düşüren ve tekrar ayağa kaldıran romanlarda saklı bir hazinedir hüzün. Peyami Safa’dır hüzün; Yalnızız romanında Samim’dir, Necile’dir. Ahmet Hamdi Tanpınar’dır hüzün; bir türlü kavuşamayan Mümtaz’dır, Nuran’dır, Huzur’dur yani hüzün. Sevmektir ama kavuşamamaktır; aşktır hüzün. Sabahattin Ali’nin o ölümsüz romanlarında birleşemeyen dünyalardır belki de hüzün.

İç içe karışmış duygularla,  yorgun yüreğimizde iç çekişlerin yürümeye başladığını duyarız zaman zaman. Bir akşamüstünün yorgun kanatlarında süzülür kimi zaman içimize,  sıcak bedenimize yayılır. İşte o zaman düşüncelerimiz solar,  kış olur,  üşütür bedenimizi. Hüzündür bu…

Kimse bilmez içinde ki yangınları... Bundandır duygularının kimsesiz kalışı, duygular fikirler hisler hepsi birer düzen üzerine kurulan konuk oyunculardır.
Sen her zaman gerçekleri ararsın bu düzende sürekli sorgularsın seni yargılayan her şeyi ve herkesi. Bazen kimliklerini gördüğün insanları bile sorgularsın çünkü yazan rakamlar ve harfler sana güven kazandırmaz öyle bir haldeyiz ki güvencini yitirmiş insanlara gerçekler bile bir şey ifade edemez. Doğru sanılanlara yürüdüğümüz yolda yanlışlarımız düşürür bizi, tekrar kalmak için tutunduğumuz eller kırar dizlerimizi ve sonra gömülmek isteriz karanlığa, ışıklar aydınlatamaz yüreğimizi ışık saçan gülüşler olmadıkça. Sadece doğruyu beklediğimiz anlar olur ya hani yalansız ve tamamen gerçek işte o an hiç gelmez kimi zaman geldiğini sanarız ama sandıklarımızla kalırız...
Sonra bir gün vazgeçeriz doğruyu beklemekten öyle bir vazgeçeriz ki gelmeyen yalanlara inanır gelen doğruları elimizin tersiyle iteriz. Hayatta olmaz dediklerimiz olur asla yapmam dediklerimizi yapar ve içimiz kan ağlarken bile güleriz ama hüzün dudağımızın kenarında asılı durur görmezler. Ya da kirpiklerimizde iki damla nemi fark etmezler… 

Bazen de mevsime inat hüzün sarar insanın ruhunu. O güne kadar belki bin kere dinlediği bir şarkı, gözlerinden yaşlar süzülmesine neden olur. Odalara, evlere sığamaz olur o anda. Alıp başını gitmek ister, hiç yaşamadığı iklimlere.

Ne demiş Sabahattin Ali;

Beni en güzel günümde
Sebepsiz bir keder alır
Bütün ömrümün beynimde
Acı bir tortusu kalır

O acı tortuyu bir türlü söküp atamaz, yok sayamaz insan. Kendini - deyim yerindeyse - dağıtmak ister. Aslında böyle anlarda dağıtmak, bir anlamda toplamaktır kendini.

Sevimli bir kedi yavrusuna kimliğine bürünür, hüzünlü bir kadın. Biri başını okşasa, peşine takılıp gidecektir, sorgusuz sualsiz. Bunu hem çok ister, hem de olanca gücüyle kaçar bu istekten. İkiye bölünür kedi yavrusu kimliği. Başını okşayanın içtenliğinden emin olamaz çünkü. Gitmese, bu kez bir başına kalacaktır yaşamın ortasında. Adı ister ikilem olsun, ister paradoks, bir türlü aşamaz hüznünün ruhunda yarattığı karmaşayı.

Soluksuz kalıncaya kadar koşmak, gücü tükenene kadar dağlara tırmanmak, sesi kısılana kadar bağırmak, gözünde yaş tükenene kadar ağlamak ister ’ Hüznüm beni boğuyor, farkında mısınız? ’ dercesine. Tıpkı uzun yıllar önce yazdığım dizeler gibi;

Kim koydu bu son damlayı bardağıma?
Taşıyorum!
Bırakın! ben hüzünlerimi severek yaşıyorum...

Bazen de hüznünü kandırır insan. Gülümsemesinin asıl nedeni de budur bu yüzden, hüznünü kandırıyordur. Kendisi alıp başını gitmeden, hüznü başını alıp gitsin istiyordur. Hüzün dediğin de öyle kolay kolay gitmez ki. O güzelim şarkıdaki gibi, deli dalgalarla gelir, gönlünün kıyısına vurur insanın. 

Hilmi Yavuz’un Nazım’a yazdığı şiir ne güzel başlar;

Hüzün ki en çok yakışandır bize
Belki de en çok anladığımız

Hüzün insana neden yakışır? İnsanın ruhunu inceltir de ondan. Ve ruh inceldikten sonra geri dönüşü de yoktur. Gitgide daha da incelecektir, ta ki şeffaflaşana kadar. İnceldikçe kırılganlığı daha da artacaktır şüphesiz. Gözlerinin dolmasına; bir cümle, bir şarkı sözü, bir melodi, bir film seyretmek, bir kuş cıvıltısı duymak, bir dosttan ’ Nasılsın, seni merak ettim ’ cümlesini duymak bile yetecektir

Ne güzel anlatmış Attila İlhan hüznü, Elde Var Hüzün şiirinde;

Söyleşir
Evvelce biz bu tenhalarda
Ziyade gülüşürdük
Pır pır yaldızlanırdı kanatları kahkaha Kuşlarının
Ne meseller söylerdi mercan köz nargileler
Zamanlar değişti
Ayrılık girdi araya
Hicrana düştük bugün

Ah nerde gençliğimiz
Sahilde savruluşları başıboş dalgaların
Yeri göğü çınlatan tumturaklı gazeller
Elde var hüzün

O şehrâyin fakat çıkar mı akıldan
Çarkıfeleklerin renk renk geceye dağılması
Sırılsıklam âşık incesaz
Kadehlerin mehtaba kaldırılması
Adeta düğün
Hayat zamanda iz bırakmaz
Bir boşluğa düşersin bir boşluktan
Birikip yeniden sıçramak için
Elde var hüzün

Ve bazen hüznü anlatan bir şiiri, hüznü anlatan bir şarkı eşliğinde okumak dağıtır ağdalaşmış bir hüznü. ( Çivi çiviyi söker gibidir bir anlamda.) Bu dağıtışla toparlanır, başını okşayan elden vazgeçer, kendine yetmeyi, iç dünyasının güzellikleriyle kendi yağında kavrulmayı öğrenir insan.
Her gün bizi sabahın koynuna sokup ötelerden akıp gelen Farid Farjad’dır bazen hüzün. İstanbul’dan gelir bazen tınısı, bazen Tahran’dan. Onun soylu ve yoksul ve yetim kemanından boşanan sestir işte hüzün. Nefestir. Ve bazen Sezen Aksu olur bu hüzün; onun buğulu sesine karışır kelimeler, harf harf dünyalara dökülür, akıp gider… Türkü olur, şiir olur, bakış olur, söz olur…
Bizim içerimizdeki hüzün Toros dağlarında, Çukurova’da ve Seyhan, Ceyhan ırmaklarında binlerce yıldır mayalanarak gelen bir hüzündür.
Hüzündür aslımız ve soluğumuz. Karakeçililerdir soyumuz, boyumuz, obamız… Biz mertlikten başka bir şey bilmeyiz

Evet, işte böyle, dostlarım siz “HÜZNÜN”  bulunamayan o kayıp adresini bilir misiniz?
Ama ben bilirim / ama ben size anlatamam. Dilim dal yüreğim yangın yeridir. Anlatmak için aradığımda kelimeleri, düşünürken size ne diyeceğimi, kaynar volkanlar akar damarlarımdan…
Velhasıl sen ve hüznün başbaşa bir yalnızlık içindesindir. 
Ölürken de yalnızsın, ölürken bile son nefeste asılı kalır hüzün dudağının kenarına.
Tabutunun etrafındaki yabancı elleri hissettiğinde anlarsın hüzün basar ruhsuz bedenini. 
Son cümle ‘’iyi bilirdik’’ cümlesi değil midir? Velhasıl “yalnızlık iyi şeydir, herkes gider ama hüzünle birlikte o kalır…”

Her bir yüreğe uzun sağlıklı ve mutlu günler dilerim içi sevgi dolu.
Sevin hayat sevince güzel ve diyelim her bir cümleye; bu ülkenin sahipleri yalnızca bu ülkeyi karşılıksız seve bilenlerdir…

Ömer Sabri Kurşun

Yorumlar

Bu yazıya henüz yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olun.

Yorum Yaz

Diğer Yazılar

Güven duygusu

16.02.2020

"Ağaca dayanma kurur. İnsana dayanma ölür. Duvara dayanma yıkılır. Dayanırsan Hakka dayan. O bakidir."Güven ortamının, toplumların devamı için önemi tartışılmazdır. Birbirine karşılıklı olarak güvenen insanların oluşturduğu toplumlar ancak pozitif değerler üretebilir...


Devamını Gör

Gününüzü gün edin___

17.01.2020

Haydi dostlar ne duruyoruz o zaman günümüzü gün edelim...Zembereği boşalmış sözcük...


Devamını Gör

Mutluluk

13.01.2020

“Mutluluk, gidilen yolun üzerindedir, yolun sonunda değil”Binlerce yıldır insanoğlu, m...


Devamını Gör

Dostluk

06.01.2020

Günaydın kalbimin orta yerindeki sevdiğim dostlarım.Günaydın hüzün adaları, ben duygu gemisi, sabahın ilk ışıklarıyla demir attım kıyılarınıza, hadi uyanın açın gözlerinizi bakın ne diyor gemideki ses; Önce hüzünleri atın gecenin karanlığına, ...


Devamını Gör

Kitap okumak

06.01.2020

İnsanlar hedeflerine ulaştıkları halde mutsuz ve doyumsuz olmaya devam ediyor ve değişim istiyor.O zaman arayış başlıyor ve bu kitaplara yöneliyorlar. Değişim emek vermeden mümkün değil. Okuduğunuz bir şey hayatı ele alış şeklinizi, bakışınızı...


Devamını Gör

Sevmek

06.01.2020

“Günüm gelmiş, insan olmuş, yeryüzüne inmiş doğmuşum ve:Hayatlara dokunmuş. Mutluluk, sevinç...


Devamını Gör

Geldim bir zamana gideceğim bir zamana

06.01.2020

Dostum dön de bir düne bak, eskitmeye başladık bile… Bir gün daha geçti işte üstünden yeni dediğimiz yılın…...


Devamını Gör

Sevmek

04.01.2020

“Günüm gelmiş, insan olmuş, yeryüzüne inmiş doğmuşum ve:Hayatlara dokunmuş. Mutlul...


Devamını Gör

Yeni Bir Yıla Girdik!!!

04.01.2020

Dünden bugüne ne değişti?...


Devamını Gör

Hoşçakal 2019___ Merhaba 2020

04.01.2020

Üç yüz altmış beş günün son Gün/aydınına geldikBir yıl daha bitiyor, düşlerim,...


Devamını Gör

Gül ve Bülbül

27.12.2019

Hayatın özünü doğada arayan Anadolu insanları, sevgiliye duyulan büyük aşkı da küçücük, hoş sesli bir kuşa, bülbüle yakıştırmışlardır. Gül ile bülbül aşkı Türk halk kültürü ve edebiyatında önemli yer tut...


Devamını Gör

Bir kitap okudum

18.12.2019

Evet dostlarım bir kitap daha okudum son sayfasını kapattığımda Orhan Pamuk’un dediği gibi; “Bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti.”Benim hayatım değişmedi belki ama bazı düşüncelerim değişti, değişti demeyeyim de, değişmedi sadece tazelen...


Devamını Gör

Gönül yorgun, beden yorgun.

15.12.2019

Neden mi yorgun? Gördükçe egoları kendileri ile birlikte büyüyenleri, büyüpte az çok elde ettiklerini içine sindiremeyip ağu gibi dışa vuranları, işte o dem ki bende, sesleniyorum anama feryat figan mezarının başında, böyle bir dünyaya niye ge...


Devamını Gör

Ses ver sevgilim___

15.12.2019

Sen, solgun baharlarda ki mavi yağmurum, akşam kızıllığında yorgun gölgem, kış ayazında yaz güneşimsin, yaz sıcağında dağlardan serin serin esen meltemim... Bulutlardaki saklı düşlerim, her günün sonunda özlediğimsin....


Devamını Gör

Hayat

11.12.2019

Ve adı hayattı bu garip seferin... Hayat... Kimi zaman çekilmez bir hal alır da yine de terk edemeyeceğini anlarsın onu; boyun eğersin hep isteklerine ister istemez. Bazı anlar olur ki boğaz boğaz...


Devamını Gör

Ne yaratık ama şu insan!

08.12.2019

Mevlana ’ nın çok sevdiğim bir sözü ile başlamak istiyorum. "Ne fark eder ki,  kör insan için elmas da bir, cam da… Sana bakan kör ise SAKIN kendini camdan sanma! " ...


Devamını Gör

3 Aralık Dünya Engelliler Günü

03.12.2019

’BUGÜN KUTLAMA DEĞİL FARKINDALIK GÜNÜDÜR’Bu gün 03...


Devamını Gör

“SEÇEMEDİKLERİMİZ” ama “VAZGEÇEMEDİKLERİMİZ”

30.11.2019

Ve de illaki yanı başımızda bekleyen keşkelerimiz...Seçebildiklerimiz var, bir de ...


Devamını Gör

Haset

27.11.2019

Haset, insanlık tarihi kadar eski bir olgudur. Hasedi ilk Hâbil ile Kabil’in hikâyesinde görüyoruz. Hâbil, kardeşi Kabil tarafından katledildi, yani ilk cinayetin sebebi hasetti. Kabil, kardeşinin Allah’ın gözünde daha sevgili olmasına haset etti ...


Devamını Gör

Yalnızlık

25.11.2019

Kalbinin direnişini kaybedenler, ellerindekileri imkânı da dillerindekileri fırsatları da kullanamazlarsa, yalnızlık denizinde yüzmeyi bilmiyorsa, öğrenmekten başka çaresi var mıdır? ...


Devamını Gör

Sevgili Öğretmenlerim,

24.11.2019

Sizinle ilk tanıştığımda çok korkmuştum. Okulun nasıl olacağını, nasıl ders işleyeceğimizi ve neler yapacağımızı bilmiyordum.Kalem tutmayı tam bilmiyordum ve annemi çok özlemiştim. İlk gün çok ağlamıştım....


Devamını Gör

İnsan ve mutluluk

23.11.2019

Akıllı İnsan: ...


Devamını Gör

Okumak, yazmak, söylemek.

20.11.2019

Okumak, yazmak ve söylemek, birbirimizi daha kaliteli anlamak, anlatmak, birbirimizle daha kaliteli anlaşmak için…...


Devamını Gör

Kıskançlık

18.11.2019

-Othello sendromunun dozunu kaçırıp huzurunuzu kaybetmeyin... Bazen sevginin kanıtı olarak görülse de kıskançlık çoğu zaman ilişkileri yıpratan en önemli sorunlardan biridir.Kıskançlık, ilişkilerde, s...


Devamını Gör

Zaman

17.11.2019

Gün yeni yeni aymaya başlarken, kuşlar bunca soğuğa rağmen hangi makamda olduğunu anlamasam da şakımaya başlamışken, hercai menekşeler soğuğa inat renkleriyle cümbüş yaratmak için açama telaşındaysa, güne gülümseyerek uyanmamak için bir nedenimiz olabilir mi?.....


Devamını Gör

Paylaşmak

14.11.2019

Bir anlamı olmalı; doğan güneşin, yağan yağmurun, açan çiçeğin bir anlamı olmalı...Uçan kuşun, kelebeğin, içimizden yüzümüze taşan tebessümün bir anlamı olmalı...Yürekten taşıp yanaklarımızı yalayan gözyaşının, yağan bir yağmur gibi d...


Devamını Gör

10 Kasım’da Atatürk’ü anlamak ve anlatmak

10.11.2019

Ben size bu gün bir büyük aşktan söz etmek istiyorum dostlarım…Görmeden, onunla konuşamadan, kokusunu bile içine çekemeden özleyeceğiniz kişiler v...


Devamını Gör

“BU TOHUMU SİZ EKEBİLİR MİSİNİZ?

06.11.2019

Merhaba dostlarım…...


Devamını Gör

İnsanlık.

05.11.2019

Eski bir anı burada bu gün paylaştığım. Bir amacı yok, amaç biziz, yani insan, benim kalemim yalnızca bir araç Ben yeniden hatırlatmak istedim sadece ne olmamız gerektiğini, diğer yaratılmışlardan farklı olarak niçin yaratıldığımızı...Yoksa içind...


Devamını Gör

Sevmek bir sanattır

04.11.2019

Merhaba değerli okurlarım; size bu gün okuduğum ilginç bir kitaptan, (en azından bana ilginç geldi, sanki sevme tabularını yıkıyor gibi) “SEVME SANATI” başlıklı bir kitaptan. Dr. Erich Fromm’un kaleme aldığı kitaptan bahsetmek istiyorum…...


Devamını Gör

Güneşin doğuşu ve batışı

03.11.2019

Toros dağları kokarım ben, Çukurova’dan yollanan... Karadeniz’de hırçınca soluklanan… Marmara’dan dinlenen… Ege’den başlayıp Akdeniz’e el verip sevdalanan… Bir sevdadır Ege’nin mavi yeşil koynuna düşen yüreğim, bir martının kanat çırpınışları gibi. ...


Devamını Gör

DÜŞSEL BİR SEY-İR…

31.10.2019

Kokuşmuş dünyanın, kokuşmuş bir kentinin, ortasında yürüyorum.Her gece rüyamda gördüğüm, çıkmaz o dar uzun sokaklar. Gölgemin yakasına bedenimi iliklemişim sürükleniyorum.Ensemde derin derin kızgın bir soluk ama zafer kazanmış ...


Devamını Gör

Gıybet ve Dedikodu

30.10.2019

Günaydın Türkiye’m, Günaydın Vatanım…Tüm kuşlara, ağaçlara, insanlığa, doğaya günaydın!Hz. Mevlana der ki: Dostlarını daima vefa ile hatırla. Arayan sen ol, bulan sen; tanıyan sen ol, kucaklayan yine sen. Kula vefası olmayanın, Hakk&rs...


Devamını Gör

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı

29.10.2019

Türk milleti için Cumhuriyet Bayramı, milli birlik ve beraberliğin, toplumsal dayanışmanın simgesi olarak kutlanan milli bayramdır....


Devamını Gör

Aşk ve Maşuk

28.10.2019

Anadolu topraklarında, vatanımızın hemen her yöresinde, kökleri önemli tarihsel birikime dayanan folklor oyunlarına rastlamak mümkün…Bu oyunlardan...


Devamını Gör

Hayata Emekle Dokunanlar

27.10.2019

Aziz Kardeşlerim, değerli dostlarım, arkadaşlarım ve aziz okuyucularım!...


Devamını Gör

‘Had’ bilmek ‘Haddini’ bilmek…

22.10.2019

“Her kanat denizi aşamaz.”İnsan, haddini bilmelidir. Çünkü Cenâb-ı Hakk’ı...


Devamını Gör

21 Ekim Dünya Gazeteciler Günü

21.10.2019

İnsanların en temel ihtiyaçlarından biri kuşkusuz haber almadır. Özgür ve tarafsız basın, demokrasilerin olmazsa olmazlarındandır. Geçmişten bugüne düşünce özgürlüğünün yanı sıra demokrasinin vazgeçilmez bir unsuru olan gazetecilerimiz; ülkemizin geleceği ve milletimizin menfaatleri doğrultusunda ilkeli, doğru ve tarafsız bir şekilde çalışarak, halkın haber alma hakkını...


Devamını Gör

İnsanda Duruş ve İlke…

20.10.2019

Bir duruşu olmalı insanın, sevmeli insan yaşamayı, sevdikçe yeşermeyi bilmeli… Bir gülüşü olmalı insanın, bir yüreğe sahip olmalı…...


Devamını Gör

Dostluk...

19.10.2019

Konu dostluk olsun dedik ve oturduk kağıdın başına dostum kalemle bu gün...Hani şu ağı...


Devamını Gör

Sitem...

19.10.2019

Gün/aydınlığı bir umutla başlar her güzel gün için ama bana dün gibi bu gün, hem de sabah keyfim olan bir kahve ile güzel başlamıyordu bu sabah...Gülücükler etrafımı sarmıyordu. İnsan en çok neyi özleyeceğini hiçbir zaman bilmiyordu.Yine a...


Devamını Gör

Hayatı Yaşamak ...

19.10.2019

Merhaba dostlar......


Devamını Gör

Minnet duygusu...

18.10.2019

Geçmiş zaman olur ki; bir gün anılarına düşer…  Ne zaman eskiler gelse aklıma ’geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer’ sözü dolanır...


Devamını Gör

Mutluluk

18.10.2019

Gün/aydın dostlarım… Yasamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme… Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben. ...


Devamını Gör

Acı neydi…

18.10.2019

Yaşamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme… Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben... Tanrı haftanın ilk günü olarak Pazartesiyi verdi, ortasına Çarşambay...


Devamını Gör

Eleştirmek___

18.10.2019

Eleştir ama___ Eleştirmeden önce kendini düşün!..Çünkü; ”Bir kimseyi eleştirmeden ...


Devamını Gör

Karanlığın Korkusu…

17.10.2019

Ve bu sabah ilk defa seslendim balkonumdan aşağıya, çöp konteynerlerinden geri dönüşüm artıklarını toplayan insanoğluna. Adını bilmiyordum, ama adını ben koymuştum. “Sabahı öksürük sesiyle selamlayan adam…” Gel çay içelim diye. Erken kalkarım ben, çok erken. Balkonumda yaşayanlar var onlarla konuşma...


Devamını Gör

Bizim olmayanın bedeli…

17.10.2019

Bu dünyada hiçbir şey bize ait değil sadece emanet. Ne güzelliğimiz, ne yakışıklığımız, ne i...


Devamını Gör