İpek Yolu Haber Ajansı

Kitap okumak






İnsanlar hedeflerine ulaştıkları halde mutsuz ve doyumsuz olmaya devam ediyor ve değişim istiyor.
O zaman arayış başlıyor ve bu kitaplara yöneliyorlar. Değişim emek vermeden mümkün değil. Okuduğunuz bir şey hayatı ele alış şeklinizi, bakışınızı değiştirebilir. Kendinizi yeni gözlerle algılayabilirsiniz ve bu durum sizi çok etkiler. Ama buna devam etmek zor. Kitap bitince bu yeni algı da bitiyor.
Değişimi destekleyecek bir sosyal çevre ya da zemin yoksa değişimi sürdürmek mümkün değil.
Bu kitapların iyisi de var, kötüsü de var. İyisini seçmek önemli…
Bir de kitabın kendisinden çok kitabı okuyacak kişinin hazırlık seviyesi önemli. Ne kadar yararlanmak istiyor o kitaptan, bu çok önemli. İstekli olmak lazım…

Evet dostlarım ben hazırdım ve bir kitap daha okudum son sayfasını kapattığımda hafızama birikenler kalem de dile gelip harflerle sayfada nikah tazeleyeceklerdi yeniden. Ve bende izin verdim belleğime seslendim biraz itiraz eder gibi olsa da, yorgun bedenimin hırpalanmış ruhundan dolayı, bırak karışma kalemin sevdasına dedim…

İnsanlar, hiçbir bilgiye sahip olmadan doğar. Yaşamı boyunca birçok bilgi öğrenir. Başarının sırrı da okumaktır. Okulda olduğu kadar hayatta da başarının en önde gelen şartlarından biri yine okumaktır. Yüzyılların deneme ve araştırma ürünlerinden yararlanmak, uygar ve kültürlü bir insan olmak için çok okumalıyız. Okul kitaplarıyla yetinmemeliyiz. Uygarlık bizden önceki kuşakların biriktirdiği bilgi ve anıların bir toplamıdır. Biz, uygarlığa o kuşakların kitaplarını okumakla katılabiliriz. Hiçbir şey okumanın yerini tutamaz. Kültürlü bir insan olmanın biricik yolu okumaktır.

Okuma olayı bir uzun yolculuktur; beşikle başlar, mezarla biter. Okulla beraber biten okumalar yarıda kalmıştır. Okuma iğneyle kuyu kazmaktır; kararlılık ister, sabır ister. Okuma bir arayıştır, hakikati, doğruyu, güzeli arayış. Her arayış içinde bulma heyecanını barındırır. Bulursunuz, ikinci, üçüncü... Arayışlar başlar. Umut ve heyecan, okumanın ayrılmaz iki vasfıdır. Okuma insanlığın, umut ve heyecan da canlılığın şartıdır.

Kitap okumak yüzyıllardır yapılan bir şeydir. Kitap okumanın hemen hemen hiç bir kötü etkisi olmamakla birlikte çok fazla yararı vardır. Okumanın asla sonu yoktur ne kadar okursan o kadar iyidir yani hayatının sonuna kadar okuyabilirsin. Okuyan insan her zaman bilgili ve hayatında başarılı olur. Bilgi çağında yaşıyoruz ve bizim en fazla bilgi toplayacağımız şeyler kitaplarımızdır. Okumak ruhu yüceltir ve insanlar size daha fazla değer verir. Cahillikten kurtulmanın yolu kitapları okumaktan geçer.
Ve ben yeni okudum ve bu güne kadar neden okumamışım dediğim ve kendime kızdığım 296 sayfalık bir kitabı daha okudum. Bu yazımdan sonrada yatıp uyuyacağım… Bu gün Pazar kitabın ser hoşluğuyla uyuyup Pazarın keyfini çıkaracağım. Sakın uyandırmayın erenleri…

“Yaşayan Bir Şiir”

Ataol Behramoğlu “Yaşayan Bir Şiir” adlı kitabında devrimci şiiri açıklarken, söze şöyle başlıyor:

“Devrimci şiir, hayata devrimci bir yorum getiren şiirdir. Bu yorum, şairin yaşadığı çağa, kişisel eğilimlerine ve yeteneğine bağlı olarak değişik nitelikler gösterir. Kimi zaman salt bir yâdsıma niteliğindedir. Bir tepki, eski değerlere yönelmiş bir saldırı, bir başkaldırı niteliğindedir. Kimi zamansa bu başkaldırının sınırlarını aşarak yeni değerler, yeni tanımlar getirir.”

Behramoğlu’nun yazdıkları hayatın içinden gelir, uygulamanın sonucunda oluşur. Üstelik onun bedelini hapislerle, sürgünlerle ödediği için belki de, şiirin inanılırlığı daha da artar.
Şiirin “bir duruş, bir ses, bir yürüyüş” olarak bir ’yoldaşlık biçiminde ilerlemesi, şairi de tıpkı şiiri gibi ’yaşam militanı’ yapar…
İnsanı hem bireysel hem toplumsal bir varlık olarak kavrayıp yansıtan şiirleriyle geniş okur kitlelerine ulaşmayı başaran Behramoğlu’nun şiirinin köklerini iyi kavramak için denemelerini, onunla yapılan konuşmaları okumak gerekir. Yaşayan Bir Şiir, okura bu olanağı tanıyor.

Ataol Behramoğlu, 13 Nisan 1942’de, Azerbaycan kökenli bir ailenin çocuğu olarak babasının yedek subaylığı sırasında Çatalca’da doğdu.
Çocukluk ve ilk gençlik yılları, ziraat müdürü olan babasının görevi nedeniyle Türkiye’nin çeşitli yörelerinde geçti. İlkokul üçüncü sınıfa kadar Kars’ta öğrenim gördü. İlk, orta ve lise öğrenimini Çankırı’da tamamladı.

Bir süre Ankara Hukuk Fakültesi’ne devam etti, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü’nün derslerini izledi, aynı fakültenin Rus Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi (1966) .
İlk şiir kitabı “Bir Ermeni General” 1965’te, kitaplaşan ilk çevirisi “İvanov” (Anton Çehov) 1967’de basıldı. Mihail Yuryeviç Lermontov’dan ilk şiir çevirilerini de bu dönemde yaptı.
60’lı yıllar toplumcu kuşağının manifestosu niteliğindeki şiirlerden “Bir Gün Mutlaka” yı 1965’te yayımladı. 1969’da “Ant” dergisinde birkaç sayı yayımlanan “Toplumcu Genç Şairler Savaş Açıyor” başlıklı oturumda yeni toplumcu şiir üstüne görüşlerini açıkladı. 1970’de yayımlanan ikinci şiir kitabı “Bir Gün Mutlaka”, kuşağının öncü yapıtlarından biri olarak kabul edildi. 1970’de İsmet Özel ile yayımlamaya başladıkları “Halkın Dostları” dergisi geniş yankı uyandırdı. Aynı yıl, Maksim Gorki’den çevirdiği “Yaşanmış Hikâyeler” yayımlandı.

"Toplumcu Şiiri Üstüne Bir Kaç Söz", "Yaşayan, Organik Bir Şiir", "Söyleşiler-Soruşturmalar Yanıtlar" başlıklı üç bölümde sunulan kitapta Ataol Behramoğlu’nun "poetika"’sını,( şiir sanatı) toplumcul şiir anlayışının temellerini oluşturan yazıları, “polemikleri “( sert tartışma) ve soruşturmalara verdiği yanıtlar yer almaktadır. Bu anlamda Yaşayan Bir Şiir 1960’lar yeni toplumcul şiirinin bir manifestosu gibi de okunabilir.

Ataol Behramoğlu, "1960 kuşağı" denilen toplumcu gerçekçi şiirin en önemli adlarındandır.
İnsanı hem bireysel hem toplumsal bir varlık olarak kavrayıp yansıtan şiirleriyle geniş okur kitlelerine ulaşmayı başaran Behramoğlu’nun şiirinin köklerini iyi kavramak için denemelerini, onunla yapılan konuşmaları okumak gerekir. Yaşayan Bir Şiir, okura bu olanağı tanıyor.

Yaşayan Bir Şiir
Yazar: Ataol Behramoğlu
Dili: Türkçe
Yayınevi: Evrensel Basım Yayın
Sayfa Sayısı: 296
İlk Baskı Yılı: 2007
Dil: Türkçe
Kitabın türü: Deneme-İnceleme, Edebiyat

Bu yeni getirilen tanımlar hayatın her alanında olmalıdır diye düşünüyorum. İnsan, yeryüzünde kültürüyle var ol an bir gerçektir. Bu gerçek sadece yürek denil en ses olursa, bakıp gördüğü tek nesne kendine has olan yaşamıdır. İnsanın iç dünyasında oluşan yaşam denil en ses, ülke gerçeğiyle birleşirse, orta y erde sadece şair ve şairin sesi niteliğini taşıyan şiir denilen çağdaş bir oluşum görünür.
Yani, sözü şöyle söylemek isti yorum. Bir kitabın sayfasından edebiyatı seyreyledim gördüğüm tek görüntü şiir denilen ses ve bu sesin sahibi
Günümüzde çağdaş yazın dünyasına her alanda emek veren tüm emekçilere seslenirken, hiç birini ayırmadan, yüreğimi şiir çiçeğine bandırıp gönderiyorum.
Şaire ve onun emeğine bin selam olsun.

Şairin işi şiir yazmak, bu işlemin tek malzemesi dil denilen iletişim olayı. İyi bir şair olmanın ve iyi şiirler üretmenin yolu, konuşul an dili iyi bilmektir. Dili iyi bildin mi derdini iyi anlatırsın.
Bu şair dili iyi biliyor ve derdini iyi anlatıyorsa, bir okuyucu her yazdığını çok iyi anlıyor ve kavrıyorsa bu şairin dile olan hâkimiyetinin eseridir.

Şiir sadece imge değildir, imgesiz de şiir olmuyor dersem işin emek bölümünü aktarmış olurum.
Şiir ya da herhangi bir konuda yazı yazmak, eleştirme yapmak bunları derlemek toparlamak ve dil dediğimiz araç ile okuyucuya sunmak ama doğru biçimde sunmak çok önemlidir.

Şair, felsefe bilgisiyle öz yaşamını bütünleştirip gerçek yaşam kazanında harmanlamak, biraz imge, biraz dağ, biraz dere, ırmak, meşe ağacı, dağ kayası, kayada terlan kuşu, biraz sert yüzlü yamaçlarıyla Toroslar, bazen yumuşacık yüzüyle köy toprağı, şehir karmaşası, beton yüzler şiirin malzemesidir.
Bazı şairler somut şiirle soyut şiir arasında bir sentez yolu edinmişler.
Bir bakıma günümüz şairlerinin izlediği bir yoldur. Bu yolu tercih edenler genelde şehir romantizmi içinde olanlardır desem, sanırım abartmış olmuyorum.
Kimi şairler vardır, yaratıcılıkları gençlikleriyle sınırlıdır.
En önemli yapıtlarını genç yaşlarında verirler, ilerleyen yıllarda bu ustalıklarıyla yetinen, öncekileri çoğaltan şiirler, yazarlar. Kimi şairlerinse yaratıcılıkları bütün hayatlarına yayılır.
Yazarların dünyası gerçeklerin içinde bir düş kayığında hayal denizinde yeni ufuklar aramak gibidir.

Şiirler birkaç satıra sayfalar dolusu anlamlar sığdırabilen, kendi küçük etkisi büyük eserlerdir. Şair sıradan gibi görünen bir satıra öyle büyük anlamlar yükler ki kelimelerin gücüne şaşırır kalırsınız. Bir yazarın kaç sayfaya dolambaçlı yollardan yazdığını birkaç cümlenin içine mecaz anlamda sığdırdığıdır, anlayabilene.
Fakat nedense ömrü boyunca şiir, edebiyatın biraz ilgiye muhtaç kalmış yanıdır. Herkes şiir okumayı sevmez, dahası her kitap okumayı seven de şiiri sevmeyebilir.
Bir de şiire gönül vermiş insanlara bakalım.

Şiirin tadına varmış, dizelere kocaman cümlelerin sığdırıldığını bilen ve şiirdeki anlamları çözebilen insanlar için vazgeçilmez bir tutkudur. Bu anlamları çözebilmek için de daha çok şiir okumak ve daha çok şair tanımak gerekir.
Çünkü her şairin kendine has üslubunu çözünce, bundan sonra yazdığı şiirleri daha kolay anlarsınız.

Son yirmi yıldır(ki ben öyle düşünüyorum) dünyanın ve ülkemizin içine düştüğü toplu kirlenme sürecinden en çok yara alan alanlardan biri de şiir sanatı oldu. İnsan ve toplum kirlendikçe şiirden uzaklaştı. Şiir adına, ancak içinde yaşadığımız çürümeyi yansıtan bayağılıklar ortalığı sardı. Şiirin bu denli kıyıda kalması, aslında gerçek hayatın da bir yana itildiğinin, yapay dünyalara sığınıldığının bir göstergesi.

Ancak benim şu an sözünü etmek istediğim şairler, edebiyat sahasında hangi ekolu oluşturur bunu şairin kendisinin söylemesi gerekiyor.
Kendisi derken onun sesi olan eserleri demek isti yorum. O nedenle de onu dinlemek için okumak gerekir…
İşte Ataol Behramoğlu’nun eserlerine baktığımız zaman baştanbaşa Dünyayı sarıyor, Anadolu’dan Şili’ye kadar değişik sesler olabiliyor. Şiirleri geniş anlamda gerçekçi şiir ekolünde yeşilbiberin acısı gibi insanın beynini yakıyor.
Bu yangın şairin yaşamında süre gelen bir yangının devamıdır bilirim.
Bilinç odağında gidip gelmelerin süzülüşü şiir olursa böyle olur sonuç. Elinde “Yaşayan Bir Şiir” kitabını tutarken aniden sayfaların bittiğini anlıyorsun. Ama şiirlerin tadı damağında kalınca yeniden başa dönüyorsun.

Şiir şairin yüreğinde bazen Çoruh olur deli deli çağlar, bazen Seyhan Ceyhan, Kızılırmak olur coşar, bazen Artvin’in yüksek tepelerinde soluklanan Karagöl mavisi oluverir. Bazen Torosların tepesinse bir Yörük çadırında yanan ateşin dumanı olup dağılır gökyüzüne… Bazen bir türkü olur Deniz sedasıyla vurur göğsüne. Bazen Gül Dağı olur efil efil eser yüzüne... Ferhat, Şirin kokar bazen. Kızılırmak’tan Sakarya’ya ya Köroğlu’nu arar. Bazen kendi kendine tek olmanın onurunu yaşar. Şiir olur düşer kitap sayfalarına.

Yani anlayacağınız dostlar; okumak iyidir, iyi gelir insana, endişe ve depresyonu alır götürür.
Edebiyatın iyileştirici gücü muazzamdır. Bedeniniz ve aklınız, keder, endişe ve stres tarafından işgal edildikten sonra, roman ya da şiir okumak, düşüncelerinizi, duygularınızı ve hislerinizi olumlu yönde değiştirebilir.
Okuduğunuz zaman, güzel bir romanın ya da şiirin sayfalarında kendinizi bulabileceğiniz için, içinizde kopan fırtınaların nedeninin ne olduğunu ve neye nasıl tepki verdiğinizi daha rahat bir şekilde anlayabilirsiniz.
Bir şeyler okuduğunuz zaman, beyniniz, yüreğinizde olan biteni anlamlandırmak adına kelimelere başvurur ve duyguları ile sözcüklerden doğan hisleri eşleştirir. Bu yaklaşım Antik Yunan’dan beri süre gelen bir davranış şeklidir.

Edebiyat, nasıl hissettiğimizi ve sağlıklı bir şekilde düzelmemizi sağladığı için, bizi iyileştiren tatlı bir ilaçtır.
Acıdan okumakla kurtulmak, bir bakıma bizi bize öğrettiği ve hayatımız ile ilgili neler olup bittiğini anlamamıza yardımcı olduğu için, kısmen iyileşme ve duygusal açıdan toparlanma sürecine önemli katkıda bulunan bir nimettir.

Başka bir deyişle, edebiyat ve okumak bize, karşılaştığımız zihinsel engeller karşısında net bir taban bulmak için ihtiyaç duyduğumuz araçları ve kaynakları verir.
Yanlış anlaşılmak istemiyorum: Bütün bunları göz önünde bulundurarak, zaman zaman en iyi romanları ve şiirleri seçmek ve bunlardan bir derleme yapmak, bir okur, yazar/ şair olarak okuduklarımı size aktarmak sorumluluğunu hissettiğim ve okumanın önemini vurgulamak amacıyla bunları yazıyorum.

Tabi ki bunun başlıca sebebi insanları sevmem, yaşamıyım sevmem, bildiğimi öğrendiğimi toprağa değil almak isteyenin gönlüne defnetmek için. Benim mezar taşımda sadece adım yazılı olacak… Kazancım bu olacak bu dünyada.
Sevmek ya da sevilmek… İkisi de önemli yaşamda.
O nedenle ki: Sevin sevilin, hayat sevince sevilince güzel ve diyelim her bir cümleye; bu ülkenin sahipleri yalnızca bu ülkeyi karşılıksız seve bilenlerdir…
Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbet olsun…

05.01.2020
Ömer Sabri Kurşun

Yorumlar

Bu yazıya henüz yorum yapılmamış. İlk yorum yapan siz olun.

Yorum Yaz

Diğer Yazılar

Güven duygusu

16.02.2020

"Ağaca dayanma kurur. İnsana dayanma ölür. Duvara dayanma yıkılır. Dayanırsan Hakka dayan. O bakidir."Güven ortamının, toplumların devamı için önemi tartışılmazdır. Birbirine karşılıklı olarak güvenen insanların oluşturduğu toplumlar ancak pozitif değerler üretebilir...


Devamını Gör

Gününüzü gün edin___

17.01.2020

Haydi dostlar ne duruyoruz o zaman günümüzü gün edelim...Zembereği boşalmış sözcük...


Devamını Gör

Mutluluk

13.01.2020

“Mutluluk, gidilen yolun üzerindedir, yolun sonunda değil”Binlerce yıldır insanoğlu, m...


Devamını Gör

Dostluk

06.01.2020

Günaydın kalbimin orta yerindeki sevdiğim dostlarım.Günaydın hüzün adaları, ben duygu gemisi, sabahın ilk ışıklarıyla demir attım kıyılarınıza, hadi uyanın açın gözlerinizi bakın ne diyor gemideki ses; Önce hüzünleri atın gecenin karanlığına, ...


Devamını Gör

Sevmek

06.01.2020

“Günüm gelmiş, insan olmuş, yeryüzüne inmiş doğmuşum ve:Hayatlara dokunmuş. Mutluluk, sevinç...


Devamını Gör

Geldim bir zamana gideceğim bir zamana

06.01.2020

Dostum dön de bir düne bak, eskitmeye başladık bile… Bir gün daha geçti işte üstünden yeni dediğimiz yılın…...


Devamını Gör

Sevmek

04.01.2020

“Günüm gelmiş, insan olmuş, yeryüzüne inmiş doğmuşum ve:Hayatlara dokunmuş. Mutlul...


Devamını Gör

Yeni Bir Yıla Girdik!!!

04.01.2020

Dünden bugüne ne değişti?...


Devamını Gör

Hoşçakal 2019___ Merhaba 2020

04.01.2020

Üç yüz altmış beş günün son Gün/aydınına geldikBir yıl daha bitiyor, düşlerim,...


Devamını Gör

Gül ve Bülbül

27.12.2019

Hayatın özünü doğada arayan Anadolu insanları, sevgiliye duyulan büyük aşkı da küçücük, hoş sesli bir kuşa, bülbüle yakıştırmışlardır. Gül ile bülbül aşkı Türk halk kültürü ve edebiyatında önemli yer tut...


Devamını Gör

Bir kitap okudum

18.12.2019

Evet dostlarım bir kitap daha okudum son sayfasını kapattığımda Orhan Pamuk’un dediği gibi; “Bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti.”Benim hayatım değişmedi belki ama bazı düşüncelerim değişti, değişti demeyeyim de, değişmedi sadece tazelen...


Devamını Gör

Gönül yorgun, beden yorgun.

15.12.2019

Neden mi yorgun? Gördükçe egoları kendileri ile birlikte büyüyenleri, büyüpte az çok elde ettiklerini içine sindiremeyip ağu gibi dışa vuranları, işte o dem ki bende, sesleniyorum anama feryat figan mezarının başında, böyle bir dünyaya niye ge...


Devamını Gör

Ses ver sevgilim___

15.12.2019

Sen, solgun baharlarda ki mavi yağmurum, akşam kızıllığında yorgun gölgem, kış ayazında yaz güneşimsin, yaz sıcağında dağlardan serin serin esen meltemim... Bulutlardaki saklı düşlerim, her günün sonunda özlediğimsin....


Devamını Gör

Hayat

11.12.2019

Ve adı hayattı bu garip seferin... Hayat... Kimi zaman çekilmez bir hal alır da yine de terk edemeyeceğini anlarsın onu; boyun eğersin hep isteklerine ister istemez. Bazı anlar olur ki boğaz boğaz...


Devamını Gör

Ne yaratık ama şu insan!

08.12.2019

Mevlana ’ nın çok sevdiğim bir sözü ile başlamak istiyorum. "Ne fark eder ki,  kör insan için elmas da bir, cam da… Sana bakan kör ise SAKIN kendini camdan sanma! " ...


Devamını Gör

Hüzün

06.12.2019

Bugün biraz arabesk takılmak istiyorum. Biraz aykırı, biraz isyankâr, biraz bunalım takılmak istiyorum. Bedri Rahmi gibi “Hüzün geldi başköşeye kuruldu / yoruldu yüreğim yoruldu.” diyorum ben de…...


Devamını Gör

3 Aralık Dünya Engelliler Günü

03.12.2019

’BUGÜN KUTLAMA DEĞİL FARKINDALIK GÜNÜDÜR’Bu gün 03...


Devamını Gör

“SEÇEMEDİKLERİMİZ” ama “VAZGEÇEMEDİKLERİMİZ”

30.11.2019

Ve de illaki yanı başımızda bekleyen keşkelerimiz...Seçebildiklerimiz var, bir de ...


Devamını Gör

Haset

27.11.2019

Haset, insanlık tarihi kadar eski bir olgudur. Hasedi ilk Hâbil ile Kabil’in hikâyesinde görüyoruz. Hâbil, kardeşi Kabil tarafından katledildi, yani ilk cinayetin sebebi hasetti. Kabil, kardeşinin Allah’ın gözünde daha sevgili olmasına haset etti ...


Devamını Gör

Yalnızlık

25.11.2019

Kalbinin direnişini kaybedenler, ellerindekileri imkânı da dillerindekileri fırsatları da kullanamazlarsa, yalnızlık denizinde yüzmeyi bilmiyorsa, öğrenmekten başka çaresi var mıdır? ...


Devamını Gör

Sevgili Öğretmenlerim,

24.11.2019

Sizinle ilk tanıştığımda çok korkmuştum. Okulun nasıl olacağını, nasıl ders işleyeceğimizi ve neler yapacağımızı bilmiyordum.Kalem tutmayı tam bilmiyordum ve annemi çok özlemiştim. İlk gün çok ağlamıştım....


Devamını Gör

İnsan ve mutluluk

23.11.2019

Akıllı İnsan: ...


Devamını Gör

Okumak, yazmak, söylemek.

20.11.2019

Okumak, yazmak ve söylemek, birbirimizi daha kaliteli anlamak, anlatmak, birbirimizle daha kaliteli anlaşmak için…...


Devamını Gör

Kıskançlık

18.11.2019

-Othello sendromunun dozunu kaçırıp huzurunuzu kaybetmeyin... Bazen sevginin kanıtı olarak görülse de kıskançlık çoğu zaman ilişkileri yıpratan en önemli sorunlardan biridir.Kıskançlık, ilişkilerde, s...


Devamını Gör

Zaman

17.11.2019

Gün yeni yeni aymaya başlarken, kuşlar bunca soğuğa rağmen hangi makamda olduğunu anlamasam da şakımaya başlamışken, hercai menekşeler soğuğa inat renkleriyle cümbüş yaratmak için açama telaşındaysa, güne gülümseyerek uyanmamak için bir nedenimiz olabilir mi?.....


Devamını Gör

Paylaşmak

14.11.2019

Bir anlamı olmalı; doğan güneşin, yağan yağmurun, açan çiçeğin bir anlamı olmalı...Uçan kuşun, kelebeğin, içimizden yüzümüze taşan tebessümün bir anlamı olmalı...Yürekten taşıp yanaklarımızı yalayan gözyaşının, yağan bir yağmur gibi d...


Devamını Gör

10 Kasım’da Atatürk’ü anlamak ve anlatmak

10.11.2019

Ben size bu gün bir büyük aşktan söz etmek istiyorum dostlarım…Görmeden, onunla konuşamadan, kokusunu bile içine çekemeden özleyeceğiniz kişiler v...


Devamını Gör

“BU TOHUMU SİZ EKEBİLİR MİSİNİZ?

06.11.2019

Merhaba dostlarım…...


Devamını Gör

İnsanlık.

05.11.2019

Eski bir anı burada bu gün paylaştığım. Bir amacı yok, amaç biziz, yani insan, benim kalemim yalnızca bir araç Ben yeniden hatırlatmak istedim sadece ne olmamız gerektiğini, diğer yaratılmışlardan farklı olarak niçin yaratıldığımızı...Yoksa içind...


Devamını Gör

Sevmek bir sanattır

04.11.2019

Merhaba değerli okurlarım; size bu gün okuduğum ilginç bir kitaptan, (en azından bana ilginç geldi, sanki sevme tabularını yıkıyor gibi) “SEVME SANATI” başlıklı bir kitaptan. Dr. Erich Fromm’un kaleme aldığı kitaptan bahsetmek istiyorum…...


Devamını Gör

Güneşin doğuşu ve batışı

03.11.2019

Toros dağları kokarım ben, Çukurova’dan yollanan... Karadeniz’de hırçınca soluklanan… Marmara’dan dinlenen… Ege’den başlayıp Akdeniz’e el verip sevdalanan… Bir sevdadır Ege’nin mavi yeşil koynuna düşen yüreğim, bir martının kanat çırpınışları gibi. ...


Devamını Gör

DÜŞSEL BİR SEY-İR…

31.10.2019

Kokuşmuş dünyanın, kokuşmuş bir kentinin, ortasında yürüyorum.Her gece rüyamda gördüğüm, çıkmaz o dar uzun sokaklar. Gölgemin yakasına bedenimi iliklemişim sürükleniyorum.Ensemde derin derin kızgın bir soluk ama zafer kazanmış ...


Devamını Gör

Gıybet ve Dedikodu

30.10.2019

Günaydın Türkiye’m, Günaydın Vatanım…Tüm kuşlara, ağaçlara, insanlığa, doğaya günaydın!Hz. Mevlana der ki: Dostlarını daima vefa ile hatırla. Arayan sen ol, bulan sen; tanıyan sen ol, kucaklayan yine sen. Kula vefası olmayanın, Hakk&rs...


Devamını Gör

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı

29.10.2019

Türk milleti için Cumhuriyet Bayramı, milli birlik ve beraberliğin, toplumsal dayanışmanın simgesi olarak kutlanan milli bayramdır....


Devamını Gör

Aşk ve Maşuk

28.10.2019

Anadolu topraklarında, vatanımızın hemen her yöresinde, kökleri önemli tarihsel birikime dayanan folklor oyunlarına rastlamak mümkün…Bu oyunlardan...


Devamını Gör

Hayata Emekle Dokunanlar

27.10.2019

Aziz Kardeşlerim, değerli dostlarım, arkadaşlarım ve aziz okuyucularım!...


Devamını Gör

‘Had’ bilmek ‘Haddini’ bilmek…

22.10.2019

“Her kanat denizi aşamaz.”İnsan, haddini bilmelidir. Çünkü Cenâb-ı Hakk’ı...


Devamını Gör

21 Ekim Dünya Gazeteciler Günü

21.10.2019

İnsanların en temel ihtiyaçlarından biri kuşkusuz haber almadır. Özgür ve tarafsız basın, demokrasilerin olmazsa olmazlarındandır. Geçmişten bugüne düşünce özgürlüğünün yanı sıra demokrasinin vazgeçilmez bir unsuru olan gazetecilerimiz; ülkemizin geleceği ve milletimizin menfaatleri doğrultusunda ilkeli, doğru ve tarafsız bir şekilde çalışarak, halkın haber alma hakkını...


Devamını Gör

İnsanda Duruş ve İlke…

20.10.2019

Bir duruşu olmalı insanın, sevmeli insan yaşamayı, sevdikçe yeşermeyi bilmeli… Bir gülüşü olmalı insanın, bir yüreğe sahip olmalı…...


Devamını Gör

Dostluk...

19.10.2019

Konu dostluk olsun dedik ve oturduk kağıdın başına dostum kalemle bu gün...Hani şu ağı...


Devamını Gör

Sitem...

19.10.2019

Gün/aydınlığı bir umutla başlar her güzel gün için ama bana dün gibi bu gün, hem de sabah keyfim olan bir kahve ile güzel başlamıyordu bu sabah...Gülücükler etrafımı sarmıyordu. İnsan en çok neyi özleyeceğini hiçbir zaman bilmiyordu.Yine a...


Devamını Gör

Hayatı Yaşamak ...

19.10.2019

Merhaba dostlar......


Devamını Gör

Minnet duygusu...

18.10.2019

Geçmiş zaman olur ki; bir gün anılarına düşer…  Ne zaman eskiler gelse aklıma ’geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer’ sözü dolanır...


Devamını Gör

Mutluluk

18.10.2019

Gün/aydın dostlarım… Yasamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme… Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben. ...


Devamını Gör

Acı neydi…

18.10.2019

Yaşamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme… Kollarını aç… ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben... Tanrı haftanın ilk günü olarak Pazartesiyi verdi, ortasına Çarşambay...


Devamını Gör

Eleştirmek___

18.10.2019

Eleştir ama___ Eleştirmeden önce kendini düşün!..Çünkü; ”Bir kimseyi eleştirmeden ...


Devamını Gör

Karanlığın Korkusu…

17.10.2019

Ve bu sabah ilk defa seslendim balkonumdan aşağıya, çöp konteynerlerinden geri dönüşüm artıklarını toplayan insanoğluna. Adını bilmiyordum, ama adını ben koymuştum. “Sabahı öksürük sesiyle selamlayan adam…” Gel çay içelim diye. Erken kalkarım ben, çok erken. Balkonumda yaşayanlar var onlarla konuşma...


Devamını Gör

Bizim olmayanın bedeli…

17.10.2019

Bu dünyada hiçbir şey bize ait değil sadece emanet. Ne güzelliğimiz, ne yakışıklığımız, ne i...


Devamını Gör