logo
Yükleniyor...
logo
add image
Murat OKUDUCU

Murat OKUDUCU

Köşe Yazarı
mrtokuducu@gmail.com
Kayıt: 10 Kasım 2025
Toplam Ziyaretçi: 809

Son Köşe Yazıları

Müslüman Kimliği: Ayna ve Örnek...
Yayın: 27 Aralık 2025 00:41:29 Düzenlenmedi


Bugün günlerden cuma, Müslümanların bayramı saydığı gün ve bugünün müminlere Diyanet'in çok güzel bir öğretisi vardı; giden mümin kardeşlerimin aklına yer etmiştir. Günün konusunun özetini bir başlık koyacak olursak "Kimlik, Müslüman Kimliği" diye başlık atabiliriz.


Yılbaşı gelirken, biz Müslümanlar ile Hristiyan inancındaki insanlar arasında dağlar kadar yaşam tarzı farkımız olması lazımken, ne yazık ki bazı Müslüman aileler, Hristiyan aile bireyleri gibi yılbaşına özel hazırlıklar yapıyor. Daha önceki yazımda "Ahireti Unutturuyorlar, Unutma" diye başlıklı yazımda değinmiştim. Bu farklılıklara dikkat edip Müslümanlar olarak farkımızı koymamız gerektiğini anlatmaya çaba göstermiştim siz değerli okuyucularıma.


Diyanetimiz bugün aynı şekilde bu konunun üzerinde durarak Müslüman kimliğini insanlarımıza hatırlatıp yanlışa düşmemesi için güzel bir ders niteliğinde hutbe hazırlamış. Allah razı olsun.


Lakin bugün bu güzel cuma günümüzün sonunda camiden üzüntülü ve huzursuz çıktım. Camimizin iki hocası, kıymetsiz denilecek bir konu üzerinden tartışma başlatıp birbirlerine âhlar, beddualar savurdular. Aralarına girdim, ayırdım; lakin ne yazık ki imamlar birbirlerine kalplerini buza çevirdiler.


Yakın çevremizde, insani ilişkileri geliştirmeden nasihate başvurmak, birbirimizi değiştirmeye çalışmaktan öte adeta zorlamak faydasız; çokça tecrübe etmedik mi? Bağları kuvvetlendirmeden, birbirimizi başka konularda onarmak güç. Kendimizi düzeltelim, önce biz değişelim.


İmam böyle yaparsa cemaat ne yapmaz, örneğine birebir nail oldum bugün. Bazen eşler de öyle. Birbirini değiştirmeye zorladığına şahit oluyorum çoğu zaman. Karşımızdaki kişiyi değiştirmeye çalışırken kullandığımız üslup, tavır çoğu zaman yanlış; aramızdaki bağın onarılması gerektiği aklımıza gelmiyor.


Onu bırak, sen ne kadar nefsini feda edebiliyorsun? Belki iyi bir amaç için, sevdiklerimizin daha iyi bir insan, Müslüman olması için uğraşıyoruz, ama yolumuz başka, hedefimiz başka.


Kimse "Ben çok şey bekliyorum. Acaba ben ne verdim kendimden, ne değiştirdim, hangi sevilmeyen huyumu düzelttim?" diye kendini hesaba çekmiyor. Değişmek istemeyeni, değiştirmek için kaba kaba uğraşıyor. Yargılıyor. Yola sokmak yerine, yoldan çıkarıyorlar...


Yumuşak huyluluk, güzeldir. Kimsenin hesabını biz tutmuyoruz. Öğüt vermenin de bir sınırı, yeri var. Her an öğüt dilinde gezemiyorsun. Kişi, öğüt almaya da açık olmalıdır.


Bizim ilk ve en önemli sorumluluğumuz, iyi örnek olmaktır. Bu da, iyi yaşamakla mümkündür. Dinimizin, dilimizin, ilmimizin, tavrımızın, ahlakımızın iyi olması gerekir. Üslubun iyi olması gerekir. Çok işimiz var demektir yani. Biz değişirsek, değişir her şey.


İslam hayatın her alanına, her köşesine ışık tutuyor. Aydınlatmadığı tek yol yok. Tek çatı yok. Kök saldığı kalbi yaşatıyor. İnşaallah hepimiz, yalnızca namazdan, tesettürden değil, dinin tüm güzelliğinden nasibimizi alırız ve bunu yansıtırız. Örnek olur, örnek alırız.

Utanmazsan dilediğini yap !!!
Yayın: 19 Aralık 2025 19:55:39 Düzenlenmedi

Bak kardeşim sen özgürsün ne yaparsan yap lakin utanılacak bir şey yapma. Bunu söylerken sahihliği konusunda emin olmadığım ama hadisi şerif diye bildiğim söz "utanmazsan dileğini yap" sözü insanların peygamberlerden öğrenegeldikleri sözdür.Düşlerin zengin olabilir ama güzel şeyler hayal et. Susuzluğunu insanların alın terini içerek giderme. İnsanların alnının teri kurumadan haklarını ver. Kumar oynuyorsan evinin rızkını yediğini unutma. Kitap okumayı sevmiyorsan insanların canına okumayı tercih etme. Gözün yükseklerde diye alçaklık yapma, alçaklaşma. Aç gözlü olabilirsin, istediğini ye ama aç gözlülüğün sana hak yedirmesin. Kötülük yapmak için binlerce sebep olsa da sen her zaman iyilik yapmayı seç iyilik her zaman güzeldir insan kendine yakışanı güzel olanı seçmeli. Dedim ya düşlerin zengin olabilir ama bir sürahiyi doldurmanın cebini doldurmaktan daha değerli olduğunu aklından hiç bir zaman çıkartma.

Müzik aletleri çalmayı beceremezsen kimsenin arkasından teneke çalıp baş ağrıtma. Hayvanları sevmiyor olabilirsin lakin kötü adamları aşağılamak için "hayvan herif" deyip onlara iltifat etme. Çizgiyi aşıyorsan senin alanına girenlere de sesini çıkaramazsın. Suya sabuna dokunmuyorsan, icraat yapan emek veren kimsenin eline diline laf etme! Fırıncıların ekmeğin gramajından çaldığını görüyorsan yüzlerine vur. Yalanlarla gözlerinin boyanmasından hoşnut oluyorsan evinin duvarını da siyaha boya! Pişpirik oynamaktan başka bir şey bilmiyorsan, dama,satranç oynayanlara saygısızlık etme.


Başkalarının hayatını değiştirmeye uğraşıyorsan evvela kendini değiştir. Hiçbir şey bilmiyorsan haddini bil. Eğer aklını başına getiriyorsa çektiğin acıya teşekkür et. Kendini nerede kaybettiysen orada kazanmayı dene. Vicdani problemlerini çözemediysen iki kere iki dört etmiyor diye dert etme, ağzından çıkan cümlelerin insanlık oranlarını hesapla. Vicdan; evlerimizde ki duvarda asılı olan ağzına haram lokma değmeyen kıymetli dedelerimizin fotoğrafına bakıp gurur duymaktır çünkü.


Boşa yanan bir lambayı söndür ama hiçbir insanın ocağını söndürme. Erkekçe ağlamayı beceremiyorsan yağmuru bekle. İnsanları satın alacak gücün varsa onlar da seni satacaktır, o yüzden mendil satan yaşlı bir kadından hayır duası al. Kaybettiğin paraya üzülme kaybetmediğin değerlerle gurur duy. Başkasının hayatından giyiminden kuşamından "bana ne" ama hiçbir haksızlığa "bana ne" deme.


Bu yazıyı insanlık onurundan sapmayan ve hayatta hile yapmayan insanlar için yazdım. Onlar beni anlar! Yalanın ve iftiranın diliyle konuşanlarla işimiz yoktur. Onların tek kefeli terazilerinde okka yoktur zaten cukka ve haram vardır!

Ahireti unutturuyorlar unutma...
Yayın: 10 Aralık 2025 21:13:45 Düzenlenmedi


Eskiden insanlar arasında yaşam tarzı farkı vardı. Şu topluluk, şu şehir, şu kesim vs deyince, hemen anlardınız nasıl giyinir, nereye gider, ne muhabbet döndüğünü. Şimdi günümüzde o fark yok. Herkes aynı hayatı yaşıyor; müslümanın başkalarından bir farkı olmayınca, İslam ile arasındaki uçurum da artıyor. Bu gerçekten çok üzücü. Çünkü yaşam tarzında bir farklılık olmayınca, inanç zayıflıyor, yapılan bir iki ibadet de bizi başkalarından ayırt etmeye yetmiyor, zamanla onlar da zayıflıyor ve baskın taraf galip geliyor. Müslümanlar, İslamı yadırgıyor ve yaptıkları için "ne olacak ki" diyor. "Kadın erkek cafede otursam ne olacak ki, sohbet ediyoruz. Bir iki saç telim gözükse, tunik pantolon giysem, pantolon dar olsa ne olacak ki.. Şortum kısa ama edepliyim, edebimi bu ölçemez ne olacak ki.. bir kere gideceğim ne olacak ki"

Ne olacak ki, diye diye kendimizi mahvediyoruz.


Bir röportajda denk gelmiştim "Müslümanlar, İslamdan bıkmış" diye. Aynen böyle bir yaşam tarzı. Tesettürü, kadın-erkek arasındaki haramları gereğince uygulamıyor; her yere gidip, her şeyi yapma özgürlüğünü Allahın rızasından üstün görüyorsak, korkuyorum ki bu aynılık felaketimizi getirecek. 


Geliyor da ne yazık ki. Kabul ettiğimiz, alıştığımız şeyler beni içten içe üzüyor.  


Müslüman, Allah kelamı edilmesinden sıkılmaz. Kur'an okur. Tesbih çeker. Bir yere davet edildiğinde Allah bundan razı olur mu diye düşünür ve ona göre karar verir. Bir şey konuşurken, doğru konuşur, doğru zamanda konuşur. Bunu Allah rızası için yapar. Hayatımızın ana başlığı, Allah rızasıdır. Kendi nefsimizin istediği yahut da başkalarına özenip onlar gibi yaşayıp, bunları öncelikli tutamayız; inanıyosak, Allah nasıl emrettiyse öyle yaşamak, O nasıl buyurdu ise öyle olmak zorundayız. Akıbetimizin farklı olması için, yaşam tarzımızın da bir farkı olmak zorunda...



Eskiye Özlem...
Yayın: 21 Kasım 2025 08:41:12 Düzenlenmedi

İNSANLIK vardı bu topraklarda, en hasından en orjinalinden. Komşuluğun altın çağında. Anahtarlar kapıların üzerinde kalırdı. Çocuklar saçlarını taramadan sokağa çıkardı. Sokakta maç oynayan çocuklar bozuk paralarını, çantalarını yere koyar kimse dokunmazdı.Her sokaktan bir satıcı çıkardı çocukların önüne. Satıcılar çocuklardan garip, çocuklar satıcılardan masum.



Delikanlılar afilli saksılar karanfilli.

Aşıklar temiz duygularla o ağacın altında buluşurdu. Anlamlı olurdu şarkılar, en güzel hikayeler çiçekçi kadınlarda olurdu. Çiçekler kadınlardan renkli, kadınlar çiçeklerden güzel.


Ne demek yetimin öksüzün lokmasına göz dikmek. Domuz gibi yerken "açlıktan kim ölmüş" ne demek? Gariban sofralarda bile herkese yer çoktu ama şimdiki gibi kansızlığa ve fitneye yer yoktu.

Güneşin ortasında yanıp kavrulurdu inşaat işçileri, mahallenin çocukları buz gibi suyu söylenmeden getirirdi. İnsanlar doğuştan kiracıydı da sahibi bilirlerdi yaşadıkları şehri.

Kiracılar ev sahibinden zarif, ev sahipleri kiracılardan anlayışlı.


Ateşlere basa basa yürüyen onurlu insanlardan bahsediyorum.

Şerefsizliğe fidye vermeyi reddeden delikanlı yıllardan. Yemin ederim bu kadar kötü insan yoktu. Haram lokmalar bu kadar kolay yutulmaz, ağzı kan kokanlara alkış tutulmazdı.


Seyyar tiyatrolar geçerdi mahallelerin içinden, gerçek sanatçıların adı geçerdi radyolarda.

Şimdi herkes kendi tezgahında tilki, herkes kendi gurbetinde suskun. Memleket türküleri bile unutuldu, bilinen tek şey nefret. Bir ülkede akıl ve sanattan çok servete değer veriliyorsa bilinmelidir ki orada keseler şişmiş kafalar boşalmıştır. Onur ve haysiyet hükmünü yitirmiştir.


Şarap mahzenlerinden gazete yöneten züppe yayın yönetmenleri suyun akışını da değiştirdi, insanların sanata bakışını da. Şimdi kuyruklarını bacaklarının arasına sıkıştıran soytarılar dünyasında, kıt kanaat yaşayan ama onurundan zerre kadar ödün vermeyen yürekli sanatçıları özlüyor güzel insanlar. Şimdi ite kopuğa bile yıldız muamelesi yapan görgüsüzlere inat, gökyüzünde yalnız gezen yıldızları izliyor, her şeyin bittiğini bilenler.


İhtirasla silikonlu dudaklarını yalayanlara şehvetin tapusu verileceğine, sanatın gerçek emekçilerine değer verilseydi keşke.

Çocukları uyuşturucuya ve zorbalığa özendiren şarkılar yerine, "bir yangının külünü yeniden yakıp geçen" şarkılar hatırlansaydı keşke. Her şeyden önemlisi, müzik emekçilerinin haklarını gasp edip yatlarda halay çeken çakallar, eski zaman adamlarının tırnağı olabilseydi keşke.


Not: Geçmişe iltica etmek için gözlerimi kapatmam yetiyor! Allah'a şükür kimseye borcum yok ama geçmişin o asil insanlarını hatırlatmak boynumun borcudur.


Ben buyumculara...
Yayın: 12 Kasım 2025 07:47:20 Düzenlenmedi

Biz bu hayata, değişmek, dönüşmek, gelişmek için doğuyoruz. "Ben buyum" diyenler, ana karnına geri dönebilir, zira hiçbir faydası yok demek ki ne kendine, ne çevresine, ne de dünyaya. Canı istedigi gibi davranacak olanların kahrını çekmek zorunda değiliz. Değişmeye mecburuz. Müslümanlar Allah'ın emrettigi gibi, müslüman olmayanlar, evrensel ahlaki ilkelere bağlı olarak davranmalıdır, yaşamalıdır; ki ikisinde de ortak özellikler vardır, sevgi, saygı, merhamet, sadakat, güler yüzlü olmak, adaletli olmak.. Gibi. Bu kadarını bile yapamıyorsanız, o zaman en azından bir özelliğinizi geliştirin ve beklemeyin. Siz de nezaket, anlayış, kibarlık vs beklemeyin. Herkes nasıl istiyorsa öyle davransın, canı istiyorsa tokat atsın size, canı istiyor diye o an öfkeli diye küfretsin, evinden kovsun, sizi görünce yüzünü buruştursun ama siz deyin ki "olsun canım, o da böyle biri.." 

Hadi yaaa. 

 "Ben buyum" diyenlere onlar gibi davrandığınızda da beğenmez, eleştiri üstüne eleştiri getirir, sizinle küser, arkanızdan çekiştirir, sizden kötüsü olmaz. E bu sizsiniz. Beğenmediniz mi? 


Biz beğenmiyoruz. Yorulduk hiçbir mecburiyet hissetmeyen, "kendim gibi olmaya çalışıyorum" ayağına bütün hoyratlığını üzerimize boca eden bencil insanlardan. Değişmeye, gelişmeye yanaşmayanlar, sosyal kurallara uymaktan bile aciz olanlar gitsin dağda yaşasın. Çünkü biz iyi kalmaya çabalarken, hak etmeyenlere bile doğru davranmaya çalışıyoruz ve bu yüzden kendimizden nefret ediyoruz. İçimizde hınç biriktirmeye hiç hakkınız yok...

Tüm Köşe Yazarları



ALİ DUYSAK
Taziye Evleri: Yasın Adabı Nerede Kaldı?
Atiye Danış
ASGARİ ÜCRET’TEKİ ZULÜM, YAĞMACI DÜZENE İSYAN OLACAK!
AYFER KILIÇ
Allah'tan Kork, Mührümü Bozma !
Ayfer Turan
Azığınız Neydi ?
Cafer Genç
Bu yazarın henüz köşe yazısı yok.
DİLEM YASAK
Allah’tan Utanmaya Senden Daha Layığım!
Emel Topal
BİZ KİME GÜVENECEĞİZ?
FERDA NAYMAN
ARAMADIN
M.ilknur Öztürk
GÜZEL KIZ
Mehmet Mustafa Dogan
SAĞLIKLI YAŞAM SIRLARI
Murat OKUDUCU
Müslüman Kimliği: Ayna ve Örnek...
MUSTAFA ŞAYIK
GENÇLERE AÇIK ÇAĞRI:KENDİNİZİ HARCATMAYIN!
Neval Kütük
STRES DÖNÜŞÜMÜ
RAMAZAN GÜÇLÜ
NERDE BU MUTLULUK
Tandoğu Yazıcı
HAVA ÇOK SOĞUK VATAN SAĞOLSUN
Yukarı